Bir an
sonramızın bile garantisi yokken ne büyük şuursuzluktur hayatı ötelemek yahut
da örselemek… Hele de yaşam arsızı isen, kendimden bildiğim gibi, alacaklısındır
her daim ondan… Bir saniyeni bile yedirmez, baş aşağı edip son damlasına
kadar içersin zamanı…
Yerine
göre savaşçıları oluruz kendi hayatlarımızın, yerine göre şahlandırıcıları…
Startı nereden verirsek verelim, kaç durak geçersek geçelim nihayetinde
varacağımız nokta yine kendimiz… Bu sebepledir kendimizden yüz bulup
şımarmalarımız ve de gazımıza gelip hızlanmalarımız… Aynadaki mürşidin irşadına
şahit olanlarız biz…
“Kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmaz.
Gemiyi limana getirip getirmediğine bakar.” diyen Victor Hugo’nun
haklılığıdır ömrümüze attığımız her çentik… Mızırdanmak, bu yoldaki en kolay
adımdır ve galiba da en lüks olanı… Profesyonellik ise bu çok kollu şamdanın mumlarını,
fırtınayı da hesaba katarak, layıkıyla yakabilmek…
Hal
böyleyse, bu yazı da hayatının kontrastını doğru ayarlayabilen savaşçıların
şerefine… Cheers!